Yolumuz Karaköy Bankalar Caddesinden geçerken Tarihi Osmanlı Bankası binasının önünde durduk,görevlilere içeriye girip giremeyeceğimiz sorduk,meğerse burası Müze haline getirilmiş,bilmiyorum kaçınız bu müzeden haberdarsınız?Büyük bir sevinçle binaya daldık ve heyecanla Bankayı dolaşmaya başladık,bakalım Osmanlı kasaları ne halde :)) Tahmin edeceğiniz üzere kasalar tamtakırdı )) zaten Cumhuriyete borçlu devredilmişti değil mi?
Heryerin bir hikayesi var,bakalım Wikipedia banka için neler derlemiş...
Osmanlı Bankası, 1856'da kurulan İngiliz sermayeli Bank-ı Osmani (Ottoman
Bank) ile 1862 istikrazını üstlenen bir Fransız mali grubunun ( Rothschild
Ailesi ) eşit ortaklığıyla, 1863'te İstanbul'da
Bank-ı Osmani-i Şahane adıyla kurulan banka. 2001 yılında Garanti Bankası'na katılmasıyla varlığı sona ermiştir.
Bank-ı Osmanî-i Şahane, uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu'nun resmî bankası ve hazinedarı olarak
görev yaptı. İmparatorluk genelinde birçok altyapı yatırımını destekleyen
Banka, yaygın şube ağı sayesinde piyasa ile ilişkilerini artırarak ticarî
bankacılıkta kendisine önemli bir yer edindi.
Para sisteminin sağlıklı hale getirilmesi ve
Bank-ı Osmanî Şahane'nin kurulması, Tanzimat Fermanı'nın maliye alanındaki icraatlarının başında
yer alıyordu. Banka, Osmanlı İmparatorluğu'na borç kaynağı yaratacak,
borçlanmalarda aracı rolü üstlenecek ve devlet bankalarının en önemli
imtiyazlarından biri olan para basma hakkını kullanacaktı. 17 Şubat
1875'te
imzalanan yeni bir sözleşme ile banka, imparatorluğun hazinedarı konumuna
getirildi. Böylece, artan malî desteğine karşılık, bütçenin hazırlanmasında ve
uygulamasında söz sahibi olarak, hazine işlemlerinde de tekel durumuna geldi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun
malî krize girmesi sonucunda, banka bu duruma çare olarak görülen Düyun-ı Umumiye İdaresi'nin 1881'deki kuruluşunda etkin rol
aldı. Devletin borçlanma yükünün önemli bir kısmını Düyun-ı Umumiye'nin
devralmasıyla yeniden yapılanma sürecine giren Bank-ı Osmanî-i Şahane, ticaret
ve yatırım bankacılığına yöneldi. O yıllarda, Müşterek-ül Menfa Tütün Rejisi (1884), Rumeli Demiryolları bağlantıları (1885), Beyrut Limanı Şirketi (1888), Selanik-İstanbul Demiryolu bağlantısı,
İzmir-Kasaba
Demiryolu'nun
uzatılması (1984), Ereğli Kömür Madenleri (1896), Beyrut-Şam-Havran Demiryolu ve
uzantısı (1892-1900) ile Bağdat Demiryolu (1903) yatırımlarına iştirak etti. Altyapı
girişimlerinin yanı sıra giderek genişleyen müşteri portföyüne de kavuşarak,
bir ticarî banka kimliğine bürünmeye başladı. Bu doğrultuda 1890 yılından başlayarak
şube sayısını artırmaya önem veren banka, 1910'dan sonra iyice çoğalan şubeleri
sayesinde piyasa üzerindeki etkisini daha da güçlendirdi. Birinci Dünya Savaşı, bankanın faaliyetlerini oldukça
etkiledi.
Osmanlıların savaşa girmesiyle, Fransa ve İngiltere'nin
gözünde Osmanlı hukukuna bağlı bir şirket olarak "düşman kuruluş"
niteliği kazanan banka, Osmanlı İmparatorluğu tarafından da İngiliz ve Fransız
sermayesi sebebiyle aynı derecede güvenilmez kabul ediliyordu. Bu dönemde,
Fransız ve İngiliz müdürlerin görevlerini bırakması ve para basma imtiyazından
vazgeçilmesi şartıyla, bankanın faaliyetlerine devam etmesine izin verildi.Savaştan
sonra 10 Mart 1924 tarihinde imzalanan bir sözleşmeyle para basma imtiyazını Türkiye Cumhuriyeti'ne devrettiyse de, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın kuruluşuna kadar hazine
işlemlerini sürdürmeye ve Devlet Bankası statüsünü korumaya devam etti.
Bu dönemde, yeni siyasal rejime uygun olarak "Osmanlı Bankası" adını
aldı. 1933 yılının Haziran ayında imzalanan sözleşmeyle özel bir ticaret bankası
olarak yapılanan Osmanlı Bankası, 1952'de imzalanan bir başka sözleşmeyle,
1990'lara dek süren yeni statüsüne kavuştu.
1914 yılında, 37'si Anadolu'da,
11'i Suriye
ve Filistin'de,
5'i Mısır'da, 3'ü İstanbul'da, 5'i Trakya'da, 6'sı Makedonya'da
ve diğerleri Kıbrıs, Mezopotamya, Arabistan ve Arnavutluk'ta olmak üzere 80'i aşkın
şubesi bulunan Osmanlı Bankası; gerek savaş boyunca, gerekse hemen sonrasında şubelerinin
çoğunu kapatmak zorunda kaldı. Buna karşılık, 1920-1930 yılları arasında İngiliz
sermayedarların isteği doğrultusunda, Ortadoğu'da
hızlı bir şubeleşmeye gidildi. 1956 yılında Mısır şubelerinin millileştirilmesi
ve el konulması sonucunda Ortadoğu'daki faaliyetlerinde önemli bir kayba uğradı.
Aynı dönemde Kenya, Uganda, Tanzanya, Rodezya, Katar, Abudabi, Sudan ve
Katar'da, İngiliz sermayedarlara bağlı olarak çalışmalarına devam etti. 1969 yılında
ana sermayedar Grup Paribas'in isteği doğrultusunda; Avrupa, Ortadoğu ve
Afrika'daki şubelerini Grindlays Bank'a devreden Osmanlı Bankası, bu tarihten
itibaren yalnızca Türkiye sınırları içerisinde hizmet vermeye başladı. 1993'e
gelindiğinde anonim şirket statüsüyle yeniden yapılanan Bankanın hisseleri,
Haziran 1996'da Garanti Bankası'na ait Clover Investments tarafından satın alındı ve Banka, Doğuş Grubu'na katıldı. 31 Ağustos 2001 tarihi itibarıyla Doğuş
Grubu bünyesindeki Körfezbank ile birleşen Osmanlı Bankası, 21 Aralık 2001'de ana
hissadarı Garanti Bankası'nın bünyesine dahil oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder