Sayfalar

31 Ekim 2012 Çarşamba

Pierre Loti Tepesi ve Eyüp Sultan

Yıllar önce gittiğim ve haliç manzarasını seyrederek çaylarımızı yudumladığımız Pierre Loti Tepesine yeniden bir yolculuğa başladık,bu sefer Teleferikle...



 Yolculuğumuza İstanbul Kartla başladık :)


Çok kısa bir yolculuktan sonra Pierre Loti Tepesine ve Tarihi Kahve'ye ulaştık.


Kahvehane deyip geçmeyin Osmanlı sosyal yaşamında çok önemi olan bir kültür,İlk olarak 16.yy da açılan kahvehaneler Ev-İş-İbadethane üçgeninde yaşayan Müslüman,Rum,Ermeni ve Musevi toplumuna çok önemli bir sosyal açılım getirmiştir.Bu mekanlar öncelikle elit kesimin gittiği kitaplar okuduğu ve sohbetlerin yapıldığı mekanlarmış.


Her dönemde olduğu gibi o dönemde de halkın bir araya gelip toplandığı, sohbet ettiği mekanlardan olan kahvehaneler iktidarın tepkisini çekmiş, çeşitli dönemlerde kahvehanelerin büyük bölümü kapatılmıştır. Bu toplanmalardan rahatsız olan yöneticiler şehirlerde büyük meydanların yapılmasına da karşı çıkmışlardır.


Pierre Loti, asıl adı Louis Marie Julien Viaud (d. 14 Ocak 1850 - ö. 10 Haziran 1923), Fransız romancı. Pierre Loti isminin yazara, kimi kaynaklara göre öğrencilik yıllarında; kimi kaynaklara göreyse, 1867 yılında yaptığı Okyanusya seferi sırasında, Tahitili yerliler tarafından verildiği söylenir. "Loti", egzotik iklimlerde yetişen egzotik bir çiçeğin ismidir.



1850 yılında Fransa'nın Rochefort kentinde Protestan bir ailenin en küçüğü olarak doğdu. 17 yaşında Fransız Deniz Kuvvetleri'ne girdi. Denizcilik eğitimini tamamladıktan sonra 1881'de yüzbaşı oldu ve ilerleyen yıllarda da terfi ederek albaylığa kadar yükseldi. Ortadoğu ve Uzakdoğu'da bulundu. Bir deniz subayı olarak romanlarında konu ettiği yabancı kültürünü pek çok yer gezerek tanıma fırsatını buldu. Bu yolculuklarında edindiği deneyimlerini ve gözlemlerini daha sonra kitaplarına yansıttı.


1879'da ilk romanı olan ve o dönemin Osmanlı Türkiye'sinden kesitler veren Aziyadé 'nin (Aziyade) yayınlanmasının ardından 1886'da Pécheur d'Islande'la (İzlanda Balıkçısı)'nı yayınladı. Loti, kendini edebiyat çevresine kabul ettirmiş bir yazar oldu. Daha sonraki yıllarda her yıl bir kitabı çıktı ve kitapları geniş kitlelerce okundu. 1891 yılında Fransız Akademisi'ne seçilen yazar 1910 yılında Légion d’Honneur nişanını aldı.İzlenimci bir yazar olan Pierre Loti'nin oldukça yalın bir dili vardı. Edebiyattaki bu izlenimciliği kişiliğini de derinden etkiledi. Derin bir umutsuzluğu dile getiren yapıtlarında aşkın yanı sıra ölüm duygusu da geniş yer alıyordu. Bütün bu umutsuzlukla birlikte içinde duyduğu insanlığa karşı şefkat ve acıma duygusunu yapıtlarına yansıttı.




Birçok kez İstanbul'da bulunmuş olan Pierre Loti, İstanbul'a ilk kez 1876 yılında bir Fransız gemisiyle, görevli subay olarak geldi. Loti, Osmanlı yaşam biçiminden etkilendi ve pek çok eserinde bu etkiyi gösterdi. Aziyadé adlı romanına adını veren kadınla burda tanıştı.İstanbul'da bulunduğu zamanlarda Eyüp'te yaşadı. İstanbul'a hayran olan Pierre Loti, kendisini her zaman Türk dostu olarak nitelendirdi.




1913 yılında yazdığı La Turquie Agonisante (Can Çekişen Türkiye) kitabıyla Batı politikalarını eleştiren Loti aynı yıl devlet konuğu olarak Türkiye'ye geldiği zaman, Tophane Rıhtımı'nda büyük bir törenle karşılanarak Sultan Reşat tarafından sarayda ağırlandı. Balkan Savaşları'da, I. Dünya Savaşı'nda ve sonrasında Anadolu işgalinde Avrupa'ya karşı hep Türkler'i savundu. Millî Mücadele döneminde Anadolu'daki direnişe destek vermesi ve kendi ülkesi olan işgalci Fransa'yı ağır bir dille eleştirmesiyle Loti, Türk halkının da sempatisini kazandı. 



Öyle ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi 4 Ekim 1921' de Pierre Loti' ye şükranlarını sunan bir mektup yolladı. Bununla birlikte Pierre Loti, 1920 yılında "İstanbul Şehri Fahri Hemşehrisi" olarak kabul edildi ve onun adını taşıyan bir de cemiyet kuruldu.


Daha sonraları İstanbul'da Divanyolu'nda bir caddeye "Pierre Loti Caddesi" ve Eyüp'te bir kahvehaneye de "Pierre Loti kahvesi" adı verildi. Günümüzde bu kahvehanenin olduğu tepe de Pierre Loti Tepesi olarak anılmaktadır. Ayrıca bu tepeye ulaşmak içinde insa edilen Eyüp-Piyerloti teleferiği'de isminde Loti anmaktadır.


Pierre Loti Tepesi'ndeki Tarihi Kahvehane'de kahvelerimizi içtikten sonra Eyüp Mezarlığının içinden aşağıya doğru uzayan dar patika yoldan ilerleyerek Eyüp Sultan Türbesine ve Camii'ne ulaştık.Her yerin bir öyküsü var buranın da...


Eyüp Sultan Camii, İstanbul'da Eyüp semtinde Haliç kıyısında bulunan cami. Cami olmasının ötesinde kutsal bir ziyaret yeridir.



Ebu Eyyûb Halid bin Zeyd veya Ebu Eyyûb El-ensarî Türkçe'de zaman zaman Eyüp Sultan olarak anılan Sahabe'den biridir. İslam peygamberi Muhammed'i Mekke'den Medine'ye göç ettiği zaman evinde ilk misafir eden sahabidir. Bu sebeple kendisine bu olaydan sonra mihmandar-ı nebevî de dendiği olmuştur. Daha sonra 80'li yaşlarında İstanbul kuşatması sırasında şehit olmuştur. 



Vasiyeti üzerine İstanbul surlarının dibine gömüldüğüne dair bir rivayet vardır. Anlatıya göre daha sonra Akşemsettin manevi keşif yoluyla mezarını bulur. Şu anda onun adına bir türbe, kendi adı ile anılan Eyüp semtinde ve kendi adı verilen Eyüp Sultan Camii'sinde bulunmaktadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder