New York gezimizin diğer bir gününde Central Park'a gitmek üzere sabah erkenden otelimizden ayrıldık.Otelimiz Manhatten Times Meydanında olduğu için her yere yürüyerek gitmek mümkün oluyor.
Yaklaşık 25 dakika sonra parkın girişindeydik.Kahvaltıyı yolda ilk gördüğümüz bir sabahçı cafesinde birşeyler atıştırarak yaptık. New York çok hızlı yaşanan bir kent, her an bir yerlere yetişmeye çalışıyorsunuz, İstanbul'a mı benziyor ne? Evet İstanbul'un geleceğine benziyor,ama yerleşim çok planlı,şehirde gürültü minimum, klakson çalan yok, belediye otobüsleri ise elektrikli...Fakat sabahları işe yetişmek için yollarda ve kahvaltılarını genelde seyyar kahvaltı minibüslerinin önünde ayakta ya da yürürken yapıyorlar :)
Central Park, New York Manhatten'da yaşayanların gökdelenler arasında biraz olsun doğaya olan hasretlerini gidersinler diye tam orta bir yerinde yapılmış bir park alanı.
Sabah saatlerinde sanırım iş günü olduğu için park pek kalabalık değildi.Parkta yaya yürüyüş yolları,bisiklet yolları,koşu yolları vs farklı amaçlara göre pistler bulunuyor.İsteyenlerde yapay göl kenarında oturuyorlar.Fakat Türkiye'de bir çok orman ve park alanı görmüş birisi olarak burası beni hayal kırıklığına uğrattı.Ne de olsa amerikalılar reklamı çok iyi beceriyorlar :)
Bu parkı yılda yaklaşık 25 milyon kişi ziyaret ediyormuş.Parkta birçok televizyon şovu ve film yapılmış.Parkta bulunan gölette yüzme yasağı bulunuyor.
Park 1800 yıllarının ortalarında yapılmış,parkta 120 farklı bitki türü ve 26 binden fazla ağaç 215 kuş türü ve 130 hayvan türü bulunuyormuş.İstanbul'un Belgrat Ormanları ya da Gülhane Parkı bana göre buradan kat kat daha güzel.Fakat inanıyorum İstanbul'da yaşayıp da Belgrad Ormanlarını görmeyen sayısız insan vardır.Biz doğal ormanlarımızın değerini bilmezken, batılılar yaptığı yapay ormanları yere göğe sığdıramıyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder